2016’da Türkiye’yi Bekleyen 6 Kritik Başlık

2016’da Türkiye’yi Bekleyen 6 Kritik Başlık

Metehan Demir / Gazeteci

Zaman baş döndürücü bir hızla akıp gidiyor. 2015 de böyle geçti. Birbiri ardına dünyada ve Türkiye’de yaşanan nefes kesen, insanı şoke eden, acılara boğan olaylar arasında aslında galiba 2015’in nasıl geçtiğini bile anlayamadık. Önce gelin; geçen yıl Türkiye’de ve dünyada neler olmuş ona bakalım.

Sonra da, Türkiye’yi bu yıl yani 2016’da neler bekliyor? Kritik başlıklar nasıl olacak, bunları mercek altına yatıralım; ama 2016 için şimdiden şunu söylemek mümkün; birbirinden keskin virajlar Türkiye’yi bekliyor.

2015’DE NELER OLDU?

Şimdi gelelim; 2015’in Türkiye’de ve dünyada akıllarda kalan başlıca olaylarına;

7 Ocak 2015: Paris’te Charlie Hebdo adlı derginin binasına yapılan saldırıda 17 kişi öldürüldü. Saldırı tüm dünyada günlerce konuşuldu. Dergi’de Hz. Muhammed ile ilgili kabul edilemez karikatürler yayınlanmış ve tüm müslüman dünyasının tepkisini toplamıştı. 4 gün sonra Paris’te Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı yürüyüşte dünya liderleri teröre karşı durdu.

3 Şubat 2015: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Bank Asya yönetimine el koydu.

11 Şubat 2015
: Evine giderken bindiği minibüsün şoförünce alçakça katledilen üniversite öğrencisi Özgecan tüm ülkeyi yasa boğdu. Vicdanlı herkes ayağa kalktı.

21 Şubat 2015
; Artan IŞİD tehlikesi nedeni ile güvenlik tedbirleri kapsamında Türk toprağı sayılan Süleyman Şah Türbesi yine Suriye içinde, sınıra çok yakın bir yere nakledildi.

31 Mart 2015: DHKP-C’li militanlar; Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı adliyedeki odasında şehit etti. Düzenlenen operasyonda teröristler ölü olarak ele geçirildi.

31 Mart 2015: tarihinde Türkiye’nin elektrik otomasyon sistemi durdu. 1,5 saat bir çok yere elektrik verilemedi. Konu ile ilgili çok fazla spekülasyon üretildi. Trafodaki kedi en çok akılda kalan oldu.

3 Nisan 2015: Sevilen sanatçı Kayahan uzun süredir mücadele verdiği kansere yenik düştü ve hayatını kaybetti.

4 Nisan 2015: Trabzon’da maçtan dönen Fenerbahçe kafilesine saldırı düzenlendi. Kafileyi taşıyan otobüsün ön camına isabet eden kurşun şoförü sıyırdı ve büyük bir faciadan dönüldü. Olay hala aydınlatılamadı.

8 Mayıs 2015: Ünlü komedyen, tiyatro ve sinema oyuncusu Zeki Alasya hayatını kaybetti.

9 Mayıs 2015: 12 Eylül darbesinin mimarı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren hayatını kaybetti.

26 Mayıs 2015:
Galatasaray Lig şampiyonluğunu ilan etti. 3 kupayı müzesine götürdü. Hiçbir iyilik cezasız kalmaz prensibi yine işledi ve Teknik Direktör Hamzaoğlu sonradan görevinden atıldı.

7 Haziran 2015: Ve merakla beklenen genel seçimler. 25. dönem milletvekili genel seçimlerinde sandıktan çıkan sonuçla AK Parti yıllar sonra iktidarı kaybetti. 258 milletvekiliyle meclise girebilen Ak Parti’nin karşısında en büyük başarıyı HDP yüzde 13 oyu geçip 80 vekil ile yakaladı.

17 Haziran 2015: Baba lakaplı yılların siyasetçisi Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hayatını kaybetti.

20 Temmuz 2015: Büyük acı. IŞİD’in yaptığı düşünülen Suruç’ta meydana gelen patlamada 32 kişi yaşamını yitirdi.

21 Temmuz 2015: Terör örgütü PKK eylemlerini arttırdı. Bir anda barış süreci bitti.

3 Ağustos 2015: Genel Kurmay Başkanlığı’na Orgeneral Hulusi Akar getirildi.

12 – 16 Ağustos 2015:
Güneydoğu’da sözde özerklik ilan edilen belediyelere operasyonlar düzenlendi. Kanlı çatışmaların yaşandığı hendeklerin kazıldığı bazı ilçelerde sokağa çıkma yasakları getirildi.Yasaklar halen bazı ilçelerde aralıklarla devam ediyor.

25 Ağustos 2015: Cumhurbaşkanı, Anayasanın kendisine verdiği yetkiyle Türkiye’yi tekrar seçime götürme kararı aldı.

3 Eylül 2015: Akdeniz ve Ege’de art arda mülteci dramları yaşandı. Tüm dünyanın gözü önünde çocuklar, aileler boğularak can verdi.

6 Eylül 2015: Hakkari’de PKK’nın hain saldırısında 16 asker, 8 Eylül’de ise Iğdır’da 14 polis şehit oldu.

15 Eylül 2015: Mülteci dramı büyüdü. Mülteciler Avrupa ülkeleri yolunda İstanbul otogarı ve Kapıkule sınır kapısına dayandı.

10 Ekim 2015: Ankara’da meydana gelen terör saldırısında art arda patlayan bombalarla 102 kişi yaşamını yitirdi. Türkiye, Suruç’tan sonra Ankara katliamında yitirilen canlara ağladı.

1 Kasım 2015: Yeniden AK Parti tek başına iktidar. Ak Parti 1 Kasım seçimlerinden yüzde 49,5 oy alarak zaferle çıktı. Meclis aritmetiği ve dengeler Ak Parti lehine tamamen değişti. Kimse bu kadar oy oranını tahmin etmedi.

13 Kasım 2015: Charlie Hebdo’nun ardından Paris’in göbeğinde meydana gelen eş zamanlı terörist saldırılarda 130 kişi öldü. Dünya yeniden Paris’i konuşmaya başladı. IŞİD’in üstlendiği saldırıları dünya, Avrupa’nın 11 Eylül’ü olarak tanımladı.

15 Kasım 2015: Dünya devlerinin liderlerinin katıldığı G-20 Zirvesi Türkiye’de yapıldı.

24 Kasım 2015: Dünyayı şok eden gelişme; Türkiye, sınır ihlali yapan Rus savaş uçağını F-16’lar ile vurarak düşürdü. Uçağın pilotu öldü. Rusya ile halen de devam eden büyük gerginlik başladı.

26 Kasım 2015: MİT tırları soruşturması kapsamında Gazeteci Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Erdem Gül tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi.

28 Kasım 2015:
Basın açıklaması yaptıktan hemen sonra PKK’lıların 2 polisi şehit edip kaçmaya çalıştığı sırada çıkan çatışmada arada kalan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi öldürüldü.

10 Aralık 2015: Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Prof. Aziz Sancar Nobel Kimya Ödülü aldı. Sancar ödülünü Ata’ya armağan etti ve Anıtkabir’den sorumlu Genelkurmay Başkanlığı’na teslim etti. Ülke düşmanlıkla dolu olduğu için bu değerli bilim adamına bu hareketinden dolayı hakaret edenler bile çıktı.

Yaz aylarından beri neredeyse her gün Türkiye hemen hemen her gün şehitlerine ağladı.

Evet; 2015 kısaca böyle. Şimdi; ‘ne yani şu önemli değil miydi, bu değil miydi diyenler de çıkabilir. Olabilir. Herkesin önemli olayı kendine göre değişir. Bu kadar kısaltabildik. Hiçbir kötü niyet yok:) Böyle diyen varsa onu da siz ekleyin.

VE 2016

Gelelim şimdi de 2016’da Türkiye’nin önündeki kritik başlıklara;

1-SİYASİ KAMPLAŞMA, TIRMANAN KARŞILIKLI NEFRET, PARANOYAK ALGILAR, TAHAMMÜLSÜZLÜK

Belki bugün toplumda giderek artan umutsuzluk, haberlere bile mutlaka kötüdür diye bakmama isteği hep bu başlıktan kaynaklanıyor. Sürekli kendi görüşünü zorla dikte ettirmeye çalışan; karşı fikri hain ilan eden, küçümseyen, yok edilmeli diye gören medyanın, siyasi söylemlerin arasına sıkışmış halk sonunda nefret tuzaklarına düşüyor. Hele bir de bir kitle var ki; sürekli zehir saçıyor. Okumuyor. İlk duyduğunu doğru sanıyor.
Başkalarının haklarına saygısızlığı zafer diye öğrendiğinden bunu büyük bir itina ile yapıyor. Eline geçen gücü menfaat ve istismara kullanıyor. Bu ülkeyi yakacak anlayışı siyasiler de körükleyince bu çıldırmışlığa doğru giden zihniyet toplumsal yaşamın her anında sokakta bile cinnet hali olarak ortaya çıkabiliyor. Eğer bu ruh hali kontrol altına alınmazsa ülkede çok ciddi sorunlar kaçınılmaz olacak. Her ölene benden değil diye sevinen, kendi mağduriyetinden başka mağdur olanlar yok sanan, birbirine saygısı olmayan, küçük çocuklara yaşlılara bile arabası ile yol vermeyecek kadar duygusuz, günü madden manen kurtardığını sanıp aslında gelecek nesillerinin geleceklerini yakan, ne bildiğini ve ne bilmediğini bilmeyen bir dramatik savruluştan bahsediyoruz. Ama bu yıl artık inşallah buna bir son verilir.
Yoksa geriye dönüş gerçekten mümkün olmayacak. Gözümüzün önünde nesiller kalıcı düşmanlıklarla zehirlenip, açık hesaplar ülkesinin intikam yeminlerinde çırpındığı o geleceğin cadı kazanlarında eriyip gidiyor.
Aslında, bu iç kavgaların nereye götürdüğünü anlamak için her gün yollarda gördüğümüz Suriyeli mültecilere bakmak yeterli. Buna ‘herkes’ bakmalı. Bu ülkede bir savaş olduğunu ve kazanacağını düşünen varsa şimdiden söyleyelim; kazananı olmaz ama tek kaybedeni olur. O da bu halk, bu sadece insanca yaşamak isteyen vatandaş.

2-PKK TERÖRÜ VE GÜNEYDOĞU’DA HENDEK GERGİNLİĞİ, GÖÇ

Gün geçmiyor ki: Güneydoğu’dan içinde hendek geçmeyen, bir olayın olmadığı bir haber almayalım. PKK’nın son taktiklerinden biri de yerleşim merkezlerinde kazılan ve patlayıcılarla tuzaklanan hendek ve barikatlar. Çok şehit verildi. Kobani ve Suriye’de direnişlerde daha önce görülen bu hendek kazma beraberinde teröristlerin duvarları delerek evden eve geçtikleri bir başka eylemle de destekleniyor. Bu da maalesef sivil halkın getirilen sokağa çıkma yasaklarında mağduriyetini ortaya çıkarıyor. Tabii ki acı ölümleri de. Çocuk ölümlerini de. Gelen bilgiler ve sinyaller parlak değil. Cizre,Sur, Silvan gibi yerlerde devam eden bu gerilim ve şehirleri rehin alma denemeleri ileriki dönemlerde Yüksekova, Eruh, Silopi, Şemdinli ve benzeri noktalarda yeniden sahne alabilir. PKK’nın güvenlik güçlerine yönelik mayınlı saldırılarının geçenlerde Sabiha Gökçen Havalimanı’nda olduğu gibi sivil hedeflere de yönelip yönelmeyeceği endişe konusu. Bu yıl PKK terörü pek bitecek gibi görünmüyor. Hükümetin ya da bir başka yapının bu saatten sonra barış sürecini bu kadar çok şehit verdikten sonra yeniden gündeme getirmesi olası değil. Aksine alınan karar, sonuna kadar PKK’nın üstüne gidilmesi.
Devam eden bu çatışma ortamı da ne yazık ki; barış süreci ile umutlanan bölge halkının mağduriyeti ve bölgeden batıya göç etmek zorunda kalmasını doğuruyor.

3-GİDEREK ARTAN SURİYELİ MÜLTECİLER

Suriye’deki savaştan kaçan ve Türkiye’de kalan Suriyeli mülteci sayısı gayrı resmi hesaplamalara göre; 2,2 milyon. Yani kaba bir hesapla Türkiye’de artık her 35 kişiden biri Suriyeli. Avrupa Birliği ile varılan yeni anlaşmaya göre 3-5 milyar Euro ve vizesiz Avrupa karşılığında yeni Suriyeliler de kapıda. Bazıları ileriki dönemde Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli olacağını söylüyor. ‘Gelsinler başımızın üstünde yerleri var’ demek güzel ve insanca.
Ama planlaması yapılmadan, kendi toplumun öncelikleri, hassasiyetleri göz önüne alınmadan bu kadar çok Suriyeli Türkiye’nin tüm sosyolojik fay hatlarında dev kırıklara yol açacaktır. Bu insanlar zor durumda. Ama şimdi alınmayan tedbirler, uygulanmayan kurallar ileride hem Türkiye insanlarını, hem de bu Suriyeli mültecileri karşı karşıya getirebilir. 2016 bu konuda birçok tatsız olayı yaşatabilir.

4-BAŞKANLIK SİSTEMİ VE SİYASİ BELİRSİZLİK

Artık çok net; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her ne kadar ‘önce tartışılsın’ dese de başkanlık sistemini çok ama çok istiyor. Gelen haberlere göre; toplumun nabzı sık sık anketlerle ölçülüyor. Bu yıl o nedenle sürpriz bir deneme gelebilir. Bu meclis üzerinden zor görünen referandumun kapılarının AK Parti tarafından zorlanması mı yoksa anayasayı değiştirmek için daha çok sandalye adına baskın bir erken seçimle mi olur bilinmez. Çünkü bazı kaynaklar; HDP’nin oyunun ilk seçimde barajın altında kalacağı ve bunun da iktidar partisine en az 360 sandalye olarak döneceği iddiasında. Ama kesin olan şu ki; başkanlık sistemi tartışması dinlemekten yorulacaksınız. Tabii ki piyasalar da bu iniş çıkış ve belirsizlikten yorulacak. Bu da kırılgan bir ekonomiyi, yatırım ve piyasalar açısından karamsarlığı getirecek.

5-DIŞ İLİŞKİLER VE RUSYA

Rus savaş uçağının düşürülmesinden sonra Moskova ile yaşanan gerilimi tekrar tekrar anlatıp moral bozmanın anlamı yok. Fakat; bundan sonra ihracattan turizme dek onlarca sektörün bu bahar ve yaz aylarında çok tatsız bir dönem yaşayacağı ortada. Mesele sadece keşke domates satmak olsaydı. Yalnız, kanımca, kriz sonbahar gibi çözülecek. Rusya bir yerden bir misilleme yapmadan ve yaptırmadan, İsrail konusunda herkesi şaşırtan Türkiye bu konuda da sürpriz bir adım atarsa şaşırmayın. Demedi demeyin:) ABD’de şu anki dengeler devam ederse Demokratların adayı Hillary Clinton başkan olacak gibi gözüküyor. Bu Türkiye için çok fark ettiren bir durum değil. Ama herkesle yaşanan hırçın dış politikanın çok da akıllıca olmadığı bir gerçek.

6-IŞİD TEHDİDİ

Evet, IŞİD Türkiye için açık tehdit. Güvenlik birimleri bu örgütün Türkiye’deki kanlı eylemlerine izin vermemek için yoğun çaba sarf ediyor. Son yazımız çok ses getirdi. Orada 50’den fazla profesyonel militanın kendine bağlı 1800 teröristle fırsat kolladığını yazmıştık. Keşke abartı olsa ama rakam işin içindeki isimlerden. Kısacası bu yıl, Suruç’ta, Ankara’da ve sınır kapılarında yüzlerce masum insanın canına kıyan IŞİD her an eyleme kalkışabilir. Öte yandan, örgütün kontrolündeki Musul’un yakınlarında Başika kampında bulunan Türk askerlerine saldırmaktan çekinmeyen IŞİD sınır ötesinde de Türkiye’yi kara savaşı tuzağına çekebilir.

SÖZÜN ÖZÜ

Yazının başında, ‘2016 için şimdiden şunu söylemek mümkün; Birbirinden keskin virajlar Türkiye’yi bekliyor’ demiştim. Evet o nedenle burası çok hayati. Eğer, ‘Sadece dümeni ben kullanacağım’ mantığı ile kimseyi dinlemez bir hırsla bu virajlara girilirse gerçekten tamiri çok güç hasarlar meydana gelebilir.

Yapılacak tek şey o direksiyona sağduyu ile sarılabilmek. Toplumun her kesiminin o arabada oturduğunu ve onların da her konuda söz hakkı olduğunu unutmamak gerekiyor. Yoksa bu giderek milli tehdit halini alan artan nefret, iç savaşa kadar gidebilecek kamplaşmalar; kitlesel düşmanlıklar, pompalanan paranoyak yaklaşımlar ve şüphecilik ülkeyi uçuruma sürükleyebilir.

Belki de gerçekten bu yılı birbirimizi yemeden iyi geçirebiliriz.. Denemeye ne dersiniz….

İyi yıllar…

Görüşmek üzere…

6