Büyüyen Dünya Ticaretinde Ülkemizin Payı Ve Dış Ticaretin Önemi

Büyüyen Dünya Ticaretinde Ülkemizin Payı Ve Dış Ticaretin Önemi

Barış AKGÜL - Mevzuat Müdür Yardımcısı ASSET GRUP

Merhaba değerli LojiBlog okurları;

Büyüyen dünya ticaretinde ülkemizin payı ve dış ticaret ile ilgili merak edilen detayları sizlerle paylaşmak isterim.

Günümüzde uluslararası ticaret sürekli değişen dinamik bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişen teknolojiye aynı hızla uyum sağlamaya çalışan ve devletlerin ekonomik hayatında son derece önemli bir rol oynayan bu hızlı ve dinamik faaliyet, ülkelerin kalkınmasında ve refahın artmasında da etkilidir.

Dünya Ticaret Örgütü rakamlarına göre; 2014 yılında 39 trilyon 341 milyar dolar olarak gerçekleşen ticaret hacminin, 2015 yılında 41 trilyon 412 milyar dolar tutarına ulaşacağı öngörülmektedir.

Geçmiş dönemlerde yapılan dünya ticaretinin çok daha büyük bir payını gelişmiş ülkeler alırken bugün artık bu oran gelişmekte olan ülkelerin lehine dönmüştür.Örneğin; 2001 yılında dünya ticaret hacmi 12 trilyon 676 milyar dolar iken, bunun 7 trilyon 909 milyar dolarlık yani yüzde 62’lik kısmı ABD, Kanada, Avustralya ve Avrupa ülkelerince gerçekleştirilirken, 2015 yılına geldiğimizde gelişmiş ülkeler toplamda dünya ticaret hacminin yüzde 50’lik seviyesinin gerisinde kalmıştır.

Gelişmekte olan ülkelerin göstermiş olduğu bu olumlu performans, ülkemiz tarafından gösterilememiş ve dünya dış ticaretinden aldığımız pay yüzde 1 oranında kalmıştır. Bu oran ülkelerin gayri safi milli hasıla cinsinden büyüklükleri ile kıyaslandığında dünyada yüzde 1.84 paya sahip olan Türkiye ekonomisi açısından potansiyelinin çok altında bir orandır.

Dış ticaret hacmi bu denli büyürken, ülkelerin birbirleriyle olan rekabeti de giderek artmaktadır. Bu süreç içerisinde ticarette tarife ve tarifelerin dışında kalan pek çok engel de, ülkelerin söz konusu bu rekabeti kendi lehlerine kullanmak istedikleri araçlar haline gelmiştir.

Ülkemizi ele alacak olursak sıkça gündeme getirilen ve kalkınma planında yer alan; ülkemizin mal ihracatının 2023 yılında 500 milyar dolara ulaşması ve dünya ihracatından yüzde 1,5 oranında pay alması hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşılması durumunda Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomilerinden biri haline gelecektir. Ancak veriler mevcut durum devam ettiği ve ticaret politikalarında değişikliğe gidilmediği sürece bu hedefe ulaşmaktan çok uzak olduğumuzu gösteriyor.

Dış Ticaret verilerine ihracat rakamlarımız ışığında baktığımızda 2008 yılından bugüne geçen 6 yıllık sürede ihracatımızda sadece 25 milyar dolarlık bir artış olmuştur. Bu da altı yıl süresince ancak ve ancak yüzde 18.9’luk bir büyümeye denk gelmektedir. Ekonomi politikalarımızda ve de ihracata yönelik uygulamalarımızda köklü bir değişikliğe gidilmediği ve de gelecek sekiz yılda benzer bir performans göstermemiz durumunda 2023 yılı ihracatımız 200 milyar dolar civarlarında gerçekleşebilecektir. Bu da mevcut durumda 2023 ihracat hedefimizin gerçeklikle bağının koptuğunun ve ulaşılamaz bir hedef olduğunu göstermektedir.

Bütün bu gerçekler ışığında yapılması gereken ihracat hedefinin revize edilmesi, iyi bir planlama ve ulaşılabilir hedefler oluşturmaktır. Ülkeler arası rekabette avantajlı duruma geçebilmemiz ise Ar-Ge çalışmalarına gereken önemi vererek bilgi ve teknoloji yoğun yüksek katma değerli ürünleri ihraç edebilmemize bağlıdır. Bu da ancak ve ancak iyi bir ekonomik yol haritası kapsamında gerçekleştirilecek yapısal değişiklikler, beşeri sermaye yatırımları ve öngörülebilir bir ekonomik faaliyet alanı ile gerçekleştirilebilir.

Sektörel mevzuata dair soru ve görüşlerinizi bizlerle paylaşmak için bize yazabilirsiniz.

 

Barış Akgül 

Mevzuat Müdür Yardımcısı – Asset Grup

2

İlgili içerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı