LojiBlog’dan Özel Röportaj: IHKIB Başkanı Hikmet Tanrıverdi

LojiBlog’dan Özel Röportaj: IHKIB Başkanı Hikmet Tanrıverdi

LojiBlog kafalardaki soru işaretlerini aydınlatmaya devam ediyor!
İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Tanrıverdi ile 2016 ihracatına dair her ayrıntıyı konuştuğumuz röportajımızda genç girişimcilere de tavsiyeler var.
Asgari ücret artışı, mülteciler sorunu, 2016 kur – parite öngörüsü de bu önemli röportajda yer alıyor!

1. Sayın Başkanım, zor soru ile başlamak istedik. Yıllardır süren kur tartışmalarından ve ihracatçıların yüksek kur beklentisinden sonra, kurun ihracata yansımaları biraz da paritenin etkisi ile maalesef beklendiği gibi gerçekleşmedi.  Bu konudaki değerlendirmenizi alabilir miyiz? 2016 kur ve parite öngörünüz nedir?

Belirttiğiniz gibi kur tartışmaları ve ihracatçıların yüksek kur beklentileri yıllardan beri konuşulan gündemdeki konular. Diğer yandan, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ihracatı açısından ise 2015 yılında bölgemizde devam eden istikrarsızlık, Rusya ekonomisi ve ülkemiz ile ilişkilerdeki olumsuz gelişmeler ve AB ekonomisindeki sıkıntılar ihracat rakamlarına yansımaya devam ederken, euro / dolar paritesindeki düşüşün Türkiye ihracatına olumsuz etkisi bu dönemde daha da belirgin hale gelmiştir.

Bu noktada ihracatçı firmalarımız için asıl önemli olan döviz kurlarında istikrar ve öngörülebilirlik ile dolar / euro paritesidir, nitekim Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının yüzde  73’ü AB pazarlarına euro para birimi bazında yapılmaktadır ve son 1 yılda euronun değerinde yaşanan sert düşüş ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Son dönemde eurodan ziyade dolar kurunda yaşanan artışlar ihracatçılarımıza yarardan çok zarar getirmektedir zira sektörün girdi maliyetlerinde dolar kuru daha fazla ağırlık taşımaktadır.

Parite ve kur konusunda 2016 yılında olası gelişmelerle ilgili olarak parite ve kuru aşağı ve yukarı çekebilecek farklı olasılıklar ve senaryolar mevcuttur. Aslında 1 Kasım seçimleri sonrası tek partili güçlü bir hükümetin kurulması siyasi ve ekonomik istikrar adına olumlu algılanırken, parite ve kur alanında dış etkenler de önemli rol oynamaktadır. Örneğin ABD Merkez Bankası’nın büyük olasılıkla Aralık ayında veya yeni yılın ilk ayında başlatması beklenen faiz artışı adımlarının dolar kurunu yukarı taşıyabilecekken, euro / dolar paritesini aşağı çekmesi beklenmektedir. Diğer yandan, Ukrayna, Rusya ve Suriye gibi bölgemizde devam eden kriz ve çatışmaların da bölgesel ticaret ve ekonomilere yaptığı olumsuz etkinin parite ve kur konusunda da etkili olabileceğini de göz önüne almak gerekmektedir.

Bu koşullar altında 2016 yılında nelerin parite ve kuru etkileyebileceğini az çok tahmin edebilsek de, kesin bir rakam telaffuz etmek bu noktada kolay görünmemektedir.

shutterstock_208071907

2. Son birkaç yıldır ülke içerisinde yaşadığımız olumsuz süreçler ile Irak, Suriye, Yunanistan, Ukrayna gibi bölge ülkelerdeki iç karışıklıklar, Avrupa ve Çin’deki ekonomik yavaşlamaların da olumsuz etkilerinin ihracatımıza da yansıdığını görmekteyiz. TİM tarafından 2023 yılı için açıklanan 500 milyar USD ihracat hedefini tutturmak bu aşamada mümkün mü? Bu konuda 1 Kasım seçimleri sonrası yeniden oluşan güçlü bir hükümetten beklentileriniz nelerdir?

Başta Irak ve Suriye’de devam eden iç savaşın yanı sıra Ukrayna merkezli siyasi krizin de dahil olduğu jeopolitik risklerin arttığı uluslararası konjonktür ve son olarak Rusya ile yaşadığımız kriz Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkilerken, dünya ekonomisi ve AB ekonomisi ile küresel ticarette de düşüşler yaşanmakta olup, Türkiye genel ihracatının yanı sıra hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı da bu olumsuz trendden etkilenmektedir. Zor geçen 2015 yılına nazaran 2016 yılının Türkiye ekonomisi ve hazır giyim sektörü için daha olumlu geçeceğini bekliyor ve hazır giyim ihracat rakamlarının tekrar yükselişe geçeceğini tahmin ediyoruz.

Mevcut trend ile 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi kolay görünmemekle birlikte, sektör olarak 2023 hedefimiz olan 60 milyar dolarlık hedefle ilgili olarak halen 24 dolar / kg düzeyinde bulunan sektörümüzün birim fiyat seviyesini, tasarım, moda ve markalaşmaya önem vererek ve bu alanda attığımız adımlarla 50 dolar / kg seviyesine yükselterek sektörün 2023 hedefine ulaşmasının mümkün olacağını öngörmekteyiz.

1 Kasım seçimleri sonrası oluşan yeni hükümetten en önemli beklentimiz ekonominin önem arz eden konularına ve ihracata odaklanması, özellikle de başta Rusya krizi olmak üzere ihracatçıların acilen çözüm bekleyen sorunlarına eğilerek sektörümüz ile diğer sektörlerin ihracatta önlerinin açılmasının sağlanmasıdır.

3. Diğer bir güncel konu olan asgari ücretin 1.300TL olması, iş dünyasına 16 milyar TL bir yük getireceğinden bahsediliyor. Bu konuda siyasilerden beklentileriniz nelerdir?

 Hükümetin 2016 dönemi için programında yer alan net asgari ücretin yüzde 30’luk artışla 1300 TL’ye yükseltilmesi işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarında iyileştirilmesini sağlayarak işçilerin motivasyonunu yükseltebilir ancak işveren açısından bu durum ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Öncelikle mevcut asgari ücret uygulamasının işverene maliyeti kişi başına 1496 TL seviyesindedir. Asgari ücretin 1300 TL’ye çıkması durumunda işveren için kişi başı maliyet 1950 TL’ye çıkacaktır. Bunun yanında asgari ücretin üzerinde kazanan çalışanlar da maaşlarında artış talep edeceklerdir. Bu iki durum işveren açısından aşırı bir maliyet baskısı getirecektir.

İşletmeler için sıkıntı olacak diğer bir konu da asgari ücrete ve diğer ücretlere yapılacak zamlarla firmaların kıdem tazminatı giderlerinin de artacak olmasıdır. Hâlihazırda zaten işletmeler için ciddi sıkıntılardan biri olan kıdem tazminatı ödemeleri, ücretlerdeki artışlarla beraber özellikle KOBİ niteliğindeki firmalarımız için daha ağır bir yük haline gelecektir.

Bu konuda, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ihracatında Türkiye’nin rakibi veya rakip adayı durumunda olan ülkelerin hemen hepsinde ortalama ücretler ve işveren üzerindeki istihdam yükleri ile asgari ücret seviyelerinin Türkiye’nin altında seyrettiğini de hatırlamamız gerekmektedir.

Hükümetin 2016 dönemi için programında yer alan net asgari ücretin yüzde 30’luk artışla 1300 TL’ye yükseltilmesi işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarında iyileştirilmesini sağlayarak işçilerin motivasyonunu yükseltebilir ancak işveren açısından bu durum ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Öncelikle mevcut asgari ücret uygulamasının işverene maliyeti kişi başına 1496 TL seviyesindedir. Asgari ücretin 1300 TL’ye çıkması durumunda işveren için kişi başı maliyet 1950 TL’ye çıkacaktır. Bunun yanında asgari ücretin üzerinde kazanan çalışanlar da maaşlarında artış talep edeceklerdir. Bu iki durum işveren açısından aşırı bir maliyet baskısı getirecektir.

İşletmeler için sıkıntı olacak diğer bir konu da asgari ücrete ve diğer ücretlere yapılacak zamlarla firmaların kıdem tazminatı giderlerinin de artacak olmasıdır. Hâlihazırda zaten işletmeler için ciddi sıkıntılardan biri olan kıdem tazminatı ödemeleri, ücretlerdeki artışlarla beraber özellikle KOBİ niteliğindeki firmalarımız için daha ağır bir yük haline gelecektir.

Bu konuda, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ihracatında Türkiye’nin rakibi veya rakip adayı durumunda olan ülkelerin hemen hepsinde ortalama ücretler ve işveren üzerindeki istihdam yükleri ile asgari ücret seviyelerinin Türkiye’nin altında seyrettiğini de hatırlamamız gerekmektedir.

4. Avrupa ve ülke gündemimizde son yıllarda kritik Suriyeli mülteciler konusu bulunmakta ve bu konuda ciddi dramlar yaşanmakta. Yunanistan gibi komşu ülkelerde tekstil sektöründe yetişmiş Bangladeş ve Suriye uyruklu çalışanlar ile üretimdeki işçilik maliyetleri düşürülmekte, istihdam yaratılmaktadır. Türkiye ise durum nedir?

Suriyeli mülteciler son dönemde Türkiye’nin önünde bulunan en önemli sorunlardan biri olarak acil çözüm bekleyen meselelerden biridir. Her şeyden önce unutmayalım ki Suriyeli mülteciler meselesi bir ekonomik sorun veya iş dünyasının meselesi olmasından önce insani bir konu ve bir insanlık dramıdır ve bu açıdan derhal acil çözümler gereklidir. Diğer yandan, Suriyeli mülteciler ülkemizde bulundukça çalışma ihtiyaçları da giderek artacaktır nitekim Suriyeli mültecilerin büyük bölümü mülteci kamplarında değil, büyük bölümü büyük kentlerde olmak üzere şehirlerde aileleriyle beraber yaşamaktadır. Bu açıdan Suriyeli göçmenlerin istihdamının yasal altyapıya kavuşturulması ve bu konuyla ilgili geçen yıl çıkarılan yönetmeliğin uygulamaya geçirilmesi elzemdir. Elbette bu konuda başta sendikalar olmak üzere bazı hassasiyetler de dikkate alınmalı, örneğin sektörüne göre yüzde  10 veya yüzde  20 gibi kotalar belirlenerek yerli istihdama zarar verilmemelidir.

Diğer yandan, asgari ücrete 2016 yılı Ocak ayından itibaren yapılması düşünülen yüzde 30 oranındaki artışın işletmeler üzerinde zaten yüksek olan istihdam maliyeti yükünü daha da artıracağından, özellikle küçük işletmelerin kayıt dışı istihdama yönelme riski artmaktadır. Halen işveren üzerinde yaklaşık 1500 TL mali yüke sahip olan asgari ücretin artış sonrası brüt 1950 TL seviyelerine yükselmesi nedeniyle, aradaki maliyet farkını birçok küçük ve orta ölçekli işletmenin karşılaması oldukça zor görünmektedir. Bunun yanında asgari ücretin üzerinde kazanan çalışanlar da maaşlarında artış talep edeceklerdir. Bu iki durum işveren açısından aşırı bir maliyet baskısı getirecektir.

Bu konuda, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ihracatında Türkiye’nin rakibi veya rakip adayı durumunda olan ülkelerin hemen hepsinde ortalama ücretler ve işveren üzerindeki istihdam yükleri ile asgari ücret seviyelerinin Türkiye’nin altında seyrettiğini de hatırlamamız gerekmektedir.

5. Hazır giyim ve kumaş ithalatına gelen ilave gümrük vergileri ve İTKİB kayıt belgesi referans fiyat uygulamaları sektörü nasıl etkilemiştir?

Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon sektörü elbette yerli sanayinin ve yerli üretimin desteklenmesi ve geliştirilmesinden yanadır. Diğer yandan, yıllık 19 milyar dolara yakın ihracat hacmine sahip ve Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat kalemi olan bir sektör olarak hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün hammadde ve girdi erişiminde kısıtlama olması zaten bir çok rakip ülke ve olumsuzlukla mücadele eden sektörümüzün rekabet gücüne darbe indirmektedir. Bu kapsamda hazır giyim ve konfeksiyon sektörü gerek maliyet nedenleri gerekse yurtiçinde üretilemeyen kalemler nedeniyle önemli ölçüde ithal girdi ara mal ve hammadde kalemleri de kullanmakta olup, bu ürünlere getirilen ilave gümrük vergileri üretiminin yarıdan fazlasını ihraç eden hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir.

shutterstock_99756866

6. Hazır giyim EKOTEKS tarafından ithalatlarında uygulanan, halk sağlığını tehdit eden kanserojen etkili renklendiriciler (Azo boyar maddeler) analizleri konusu son dönemde basında sıklıkla yer aldı. Bu konuda tekstil ithalatçılarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Öncelikle, soruda belirtmiş olduğunuz Ekoteks Laboratuvar İşletmesi tarafından yapılan kontroller Ekonomi Bakanlığı tarafından yürürlüğe girmiş olan, 2015-1 sayılı tebliğ kapsamında Azo Boyar başta olmak üzere zararlı kimyasal maddeler denetimi için yapılmaktadır. Bu denetimler ile hem yurt içine sağlığa zararlı kimyasallar içeren tekstil, hazırgiyim ve deri ürünlerinin girmesi engellenmekte, başta hazır giyim olmak üzere diğer ilgili sektörlerde de yerli sanayi üretiminin korunması ve desteklenmesi de amaçlanmaktadır.

Diğer yandan, rakip tedarikçi ülkelerde yapılan üretimler üzerinde yapılan yerel ve uluslararası denetimlerde ülkemizin yüksek yerel mevzuatı ve uluslararası denetimlerde uygulanan yüksek çıtaya rağmen bu ülkelere farklı kriterler uygulanmakta ve çifte standart yaşanmaktadır. Bu nedenle, hazır giyim ve konfeksiyon ithalatında gelen ürünlerin kanserojen etkili renklendiriciler, azo boyar maddeler ve diğer zararlı kimyasallar açısından denetlenmesi önemli ve gereklidir. İthalatçılarımızın ithalatlarında ürünlerin menşe ülkesi ve üreticilerine dikkat etmeleri, zararlı kimyasallarla ilgili olarak gerekirse sevkiyattan önce gerekli bilgi ve belgeleri temin ederek güvenli ürünler olduğu konusunda karşı taraftan güvence almaları kendileri açısından daha iyi olacaktır.

Diğer yandan, gerek iç pazarımızın düşük kaliteli ithalata karşı korunması, gerekse halkımızın sağlığının tehlike altına atılmaması noktasında Ekoteks ile ilgili Bakanlıkla arasındaki işbirliği ile yapılan denetimler büyük önem arz etmekte olup bunların devam etmesi de gerekmektedir.

7. Dahilde İşleme Rejimi ihracatçılar açısından büyük bir kolaylık ve mali avantaj sağlamasının yanında, ciddi sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Birçok firma bilinçsiz ve hatalı uygulamalar sebebiyle cezai müeyyideler ve hatta kaçakçılık soruşturmalarına varan ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu konuda firmalara tavsiyeniz nelerdir?

Belirttiğiniz gibi Dahilde İşleme Rejimi (DİR) olarak adlandırdığımız sistemde firmalarımızın ihracat için üretilen ürünlerde kullandıkları ithal girdilerde kolaylık ve maliyet avantajı getirmesi amaçlanırken, karışık prosedür ve katı mevzuat nedeniyle hazır giyim sektörümüzün önemli bir bölümü DİR sisteminden yararlanamamakta, sistemi kullanan firmaların çoğu ise cezai yaptırımlara maruz kalmakta ve hatta kaçakçılığa varan suçlama ve davalarla uğraşmaktadır. Zaman zaman sektörümüz tarafından DİR sisteminde ithal edilen hammadde ve girdi ithalatında da ‘kırmızı hat’ uygulaması nedeniyle firmalarımızın üretimleri ve siparişlerinde ciddi gecikmeler meydana gelmektedir.

Bu noktada resmi mercilerin artık az sayıda kaçakçı ve sistemi kötüye kullanan firma nedeniyle Türkiye’nin ikinci büyük ihracat sektörüne şüpheli gözle bakmaktan vazgeçmesi ve özellikle uzun süredir ve yüksek ihracat yapan sicili temiz firmaların beyanına itimat ederek sistemi işletmesi gerekmektedir.

Sektör firmalarımızın da bu noktada çok dikkatli olmaları, sistemi iyi öğrenmeleri, gerekirse müşavirlik ve danışmanlık hizmeti almaları ve gerektiğinde İTKİB gibi meslek kuruluşlarından bilgi almaları kendileri açısından daha güvenli olacaktır.

8. Gümrük Müşavirleri ve lojistik firmalarının, temsilcisi olduğunuz ihracatçılar için yeri ve önemi nedir? Bu sektörlerin dış ticarete etkileri nelerdir?

Bildiğiniz üzere hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüzün büyük bölümü küçük ve orta ölçekli firmalardan oluşmakta olup, gümrük vb. mevzuat işlemlerini tek başına yerine getirecek bilgi altyapısı ve personel istihdamından yoksun olduklarından büyük bölümü dış ticaret işlemlerinde gümrük müşavirlerinden destek ve hizmet almaktadır. Bu noktada, gümrük müşavirlerimiz, ihracat ve dış ticaret firmalarımızın deyim yerindeyse sağ kolları ve hatta ayrılmaz birer parçaları haline gelmektedir.

Diğer yandan, ihracat ve dış ticaret sektörünün diğer önemli bir parçası da lojistik firmaları olup, dış ticaretinde lojistik konumunun büyük payı olduğu ülkemiz ihracat sektörleri açısından lojistik hizmetlerinin hızlı ve uygun maliyetle yerine getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Diğer yandan, ihracatta sahip olduğu rekabet avantajlarının başında esnek ve hızlı teslimat gelen hazır giyim sektörümüz için lojistik hizmetlerinin üst kalitede olması daha büyük önem taşımaktadır.

9. Lojiblog olarak, dış ticaret departmanlarının ana hedefi olan hız, maliyet ve yasal mevzuatlara uyum konusunda sektörün desteklenmesi için adımlar atan bir yayınız. Bu konuda sektördeki aktörlere ne tür tavsiyeler verirsiniz?

 İhracat ve dış ticaret sektörlerinde teknik bilgi, uluslararası alandaki yeni gelişmeler ile gerek ulusal gerekse küresel çapta değişen mevzuatların takibi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda sizin gibi kaliteli yayın yapan kurumlara ihtiyaç giderek artmaktadır. Unutmayalım ki ihracatta ve dış ticarette, sadece kaliteli mal üretimi ve temini değil, bunların tedariği, ihracatı, lojistiği gibi birçok alanda da teknik bilgi ile hızla değişen standartlar ile mevzuatları takip ve güncelden geri kalmama da firmalarımızın rekabet gücü açısından büyük önem taşımaktadır.

10. Aynı şekilde Lojiblog olarak çok değer verdiğimiz, geleceğin dış ticaret ve lojistik yöneticisi olacak genç çalışan ve öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Dış ticaret ve lojistik alanında eğitim gören öğrencilere ve sektöre yeni giren genç çalışanlara en önemli tavsiyem gerek ulusal, gerekse uluslararası çapta dış ticaret ve lojistik alanında meydana gelen güncel gelişmeleri yakından takip etmeleri, bunun için de öncelikle en az bir, hatta iki yabancı dili çok iyi öğrenmeleri olacaktır.

 

2