Serbest Bölgelerden 10 Yılda 220 Milyar Dolar

Serbest Bölgelerden 10 Yılda 220 Milyar Dolar

Serbest bölgelerin daha da efektif olmasına yönelik çalışma yaptıklarını belirten Bakan Elitaş, “Serbest bölgelerin ticaret hacmi 10 yılda 220 milyar doları aştı” açıklamasını yaptı.

Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, serbest bölgelerin ticaret hacminin son 10 yılda 220 milyar doları aştığını belirterek, “Serbest bölgelerin daha da efektif olmasına yönelik çalışma yapıyoruz. Mevcut serbest bölgelerimizin ticaret hacmini yıllık 25-27 milyar dolar bandına ulaştırmayı ve yeni serbest bölgelerin kurulmasıyla da yıllık 30 milyar doların üzerinde ticaret hacmi hedefliyoruz.” dedi.

Türkiye’de serbest bölgelerin kurulma sürecinin 1985, düzenli ticari faaliyetlerin ise 1988 yılında başladığını anlatan Elitaş, söz konusu bölgelerdeki 1988’de 150 bin dolar seviyesinde olan ticaret hacminin geçen yıllar ve sayısı artan serbest bölgelerle 1993’te 1 milyar dolar, 2000’de 10 milyar dolar, 2004’te 20 milyar dolar seviyesini aştığını ve 2006’da 23-25 milyar dolar bandına ulaştığını kaydetti.

Serbest bölgelerin ticaret hacminin, parçası olduğu küresel ve bölgesel gelişmelere uyumlu şekilde değişim gösterdiğine işaret eden Elitaş, “Örneğin 2006 yılında 23,82 milyar dolara ulaşan serbest bölgelerin ticaret hacmi 2008 yılında 24,58 milyar dolara kadar yükselmiş ancak 2008 yılındaki küresel kriz nedeniyle küresel ekonomide meydana gelen olumsuz değişimle uyumlu şekilde 2009 yılında 17,76 milyar dolara kadar geriledi. Ancak kısa sürede bu olumsuz etkilerden kurtulan serbest bölgeler 2012 yılı ile birlikte tekrar 23 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştı ve 2013 yılında da bu seviyeyi korudu.” diye konuştu.

“Küresel Ekonomi Serbest Bölgeleri de Etkiledi”

Elitaş, küresel ekonomide 2014 yılında başlayan değişim ve geçen yıl başta petrol fiyatlarında meydana gelen aşağı yönlü fiyat hareketi ve gelişmelerin hedef pazarlara etkilerinin serbest bölgelerin ticaretini de etkileyerek 2015 yılı sonu itibarıyla toplam ticaret hacminin 20,26 milyar dolar seviyesine gerilemesine neden olduğuna dikkati çekti.

Elitaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Öte yandan serbest bölgelerin ticaret hacminde meydana gelen değişimin sadece genel ticaret rakamları üzerinden değerlendirilmesinin çok da doğru olmadığını düşünmekteyim. Zira 2006 yılında 785’i üretim konusunda faaliyet gösteren 3 bin 876 firmanın faaliyetleri neticesinde oluşan ve yüzde 46,2’sinin Türkiye ile serbest bölgeler arasında gerçekleşen ticaretten kaynaklandığı toplam 23,82 milyar dolarlık ticaret hacmi ve 42 bin 48 kişilik istihdam vardı. Bunun, geçen yıl 941’i üretim konusunda faaliyet gösteren 2 bin 91 firmanın oluşturduğu, sadece yüzde 30,68’i Türkiye ile yapılan ticaretten kaynaklanan, 20,26 milyar dolarlık ticaret hacmi ve 62 bin 234 kişilik istihdamla kıyaslanması, serbest bölgelerin önemini ve ülkemizin serbest bölge enstrümanını gün geçtikçe nasıl amacına daha uygun şekilde kullanmaya başladığı gerçeğini ortaya koymayacaktır.”

Ekonomi Bakanı Elitaş, serbest bölgelerin daha da etkili olmasına yönelik çalışma yaptıklarını bildirerek, “Bu çalışmalarımızla mevcut serbest bölgelerimizin ticaret hacmini 25-27 milyar dolar bandına ulaştırmayı ve yeni serbest bölgelerin kurulmasıyla da 30 milyar doların üzerinde ticaret hacmine ulaşmayı hedefliyoruz.” açıklamasında bulundu.

Serbest Bölgeler

Serbest bölgeler, “ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerler” olarak tanımlanıyor.

Türkiye’deki faaliyet gösteren 19 serbest bölgeyle ihracata yönelik yatırım ve üretimin teşvik edilmesi, doğrudan yabancı yatırımların ve teknoloji girişinin hızlandırılması, işletmeleri ihracata yönlendirilmesi ve uluslararası ticaretin geliştirilmesi hedefleniyor.

Söz konusu bölgeler sayesinde yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkan tanınmasını sağlayacak uygun zemin yaratılırken, sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi sağlanıyor.

Ayrıca teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli üretim ve bunun ihracatı ile Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satışı, yeni istihdam olanaklarının yaratılması ve Türk ihraç ürünlerinin ihracatının kolaylaştırılması söz konusu oluyor.

1