Uzmanlara göre ekonomide bu yıl Türkiye’yi neler bekliyor ?

Uzmanlara göre ekonomide bu yıl Türkiye’yi neler bekliyor ?

Metehan Demir
Konuk Yazar

Bu yazı aslında Ocak ayının ilk haftasında yazılacaktı. Ancak, başta terör saldırıları olmak üzere art arda o kadar tatsız olaylar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor ki bu yıl dünyada ve Türkiye’de doğrudan hepimizi etkileyecek başlıklar raporumuzu sizlerle paylaşamadık. Şehitler, Işid’in kanlı terör saldırıları ve Güneydoğu’da yaşanan üzücü olaylar kaynaklı iç gerginliklerle sarsıldık. Ama daha iyi bir geleceğe yelken açmak adına hepimizin günlük umutsuzluklardan kafamızı kaldırıp resmin tamamını görmemiz lazım. Bazıları ben tek başıma gemide kalırım ya da diğerleri umrumda değil dese de gemide hep birlikte yaşıyoruz. Batarsa da hep beraber batacağız. Gemi de, ülke de kökenimiz, kültürümüz, dilimiz geçmişimiz ne olursa olsun hepimizin. Bu sebeple gemimizin rotası üzerinde bu yıl bizi neler bekliyor, siyasi başlıkları ve olası senaryoları  yazmıştık. Şimdi de ekonomik başlıkları mercek altına alalım.

Analizin ekonomi başlıklarını bu alanın seçkin isimlerinden olan ve daima herkesin anlayabileceği samimi yorumları ile bize ifade eden sevgili dostumuz Prof. Emre Alkin ile değerlendirdik. Emre Hoca’nın oldukça ilginç ve dikkat çeken tespitleri ile ortaya aşağıdaki tablo çıktı. Lafı fazla uzatmadan şimdi bu ekonomik başlıklara bakalım.

Malum, her yıl o yıla dair beklentileri paylaşmak fırsatı doğar. Artık gelenekselleşmiştir. Uzmanlar yorumlarını yaparlar ve hükümetler de, firmalar da, tüm kurumsal yapılar ve hatta şahıslar da bu öngörüler doğrultusunda stratejilerini hazırlamaya başlarlar.

Şunu belirtelim ki, 2000 yılından itibaren, “öncü” beklentilerin yıl içinde birkaç kere değiştiğine şahitlik etmekteyiz. Bundan 20-30 yıl önce yıllar süren değişiklikler şimdi aylara hatta haftalara sığabiliyor. Dolayısıyla siyasi stratejilerin, bilançoların ve mali tabloların da bu değişime göre birkaç kez yenileneceğini söyleyebiliriz. Enflasyon, döviz kurları ve büyüme en çok dikkat edilen parametreler olduğu için, önce bunları ele alacağız.

ENFLASYON

Dilerseniz enflasyonla başlayalım. Orta Vadeli Plan’a (OVP) bakarsak geride bıraktığımız dönemde % 5 enflasyonu yakalamamız gerekiyordu. Ancak her seferinde Merkez Bankası bir sebep göstererek hedefi revize etti. Eğer 2016’da döviz kurları sakin şekilde seyrederse % 7’den daha yüksek bir enflasyon beklenmiyor. Diğer taraftan her şey rast gitse de % 5 hedefini yakalamak zor. Diğer taraftan iç ve dış siyasette gerginlik yaşanırsa Dolar/TL’de yükselişler enflasyon oranını çift hanelere taşıyabilir. Bu sebeple hükümet programında “enflasyonu tek hanede tutma” hedefi var. Eğer böyle bir hedef varsa riskler elle tutulur hale gelmiş demektir. Özetle, enflasyonun normal şartlarda % 5.5 ile % 7 arasında olması bekleniyor. Olumsuz senaryoda ise çift hane ihtimali var.

DÖVİZ KURLARI

Madem ki enflasyondan bahsediyoruz, o zaman döviz kurlarına da bir bakalım. Çünkü ikisi birbirleriyle etkileşimde. Dolar/TL’nin sert bir şekilde düşmesi için herhangi bir sebep yok. Teknoloji, inovasyon, marka ve tasarım üzerine kurulu bir büyüme modeli ortaya konulursa ve piyasalara güven veren adımlar atılırsa 2016 yılında 2.60-2.80 bandında seyretme şansı da var.  Ancak, hükümet programındaki cümlelere bakınca içerde ve dışarıdaki sıkıntılar atlatılana kadar yatırımcılara “işte budur” dedirtecek ve diğer ülkelerden olumlu şekilde ayrıştıracak bir modelin masaya konmasının zor olduğunu görülüyor. Dolayısıyla büyük ihtimalle 2016’da ara ara inmeye çalışsa da Dolar/TL 3.00 seviyesinin üzerini sık sık tekrar zorlayacak. Yukarılara gitmeye çalışacak. Yükselirken satış geldiği sürece problem yok. Dar bir bantta dalgalanır. Eğer 3.20 seviyesine doğru yola çıkarsa, yukarıda bahsettiğim olumsuz senaryo devreye girer ve enflasyon çift hanelere gelir.

ÜÇ SENARYO

Böyle bakıldığında büyüme için üç senaryo ortaya çıkıyor. Birinci senaryonun ismini “bol gollü galibiyet” koyabiliriz. Yani çağa uygun bir büyüme modelinin uygulanmasının yanında siyaseten de işler doğru giderse % 4 veya üzerinde büyüme ihtimali var. İhtimal %10 diyebilirim.

İkinci senaryonun ismini “3 attık ama 4 yedik” koyalım. Yani siyaseten fazla bir gerginlik yaşamadan şu anki ekonomik modelle yola devam edilen senaryoyla % 3 ile % 4 arasında bir büyüme pekala mümkün. İhtimal % 60 civarında.

Üçüncü senaryonun ismini de “daha oynamadan yenildik” koyalım. Bu senaryoda da uygulanan ekonomik modelle yola devam ederken, içerde ve dışarıda başımızın derde girdiği durumlar olsun. Eğer böyle bir şey olursa büyüme hızının % 3’ten daha düşük olması sürpriz sayılmamalı. İhtimal % 30 gibi.

ÖNCELİĞİMİZ NE OLMALI ?

Yazdıklarımızdan anlaşılması gereken, başımız ne kadar dertte olursa olsun büyüme modelini kökünden değiştirmek önceliğimiz olmalı. “Dur şimdi işim var” diyerek kaybettiğimiz yıllara bir yenisini eklemek en hafif ifadeyle basiretsizlik olur.

BÜYÜME

Orta Vadeli Planın (OVP) en önemli parametreleri, büyüme ve enflasyon olduğuna göre analizi bu noktadan kurgulayalım. 2015 büyüme rakamını % 4 civarında bekleyen Ankara, bu yıl % 4.5, 2017’de ve 2018’de % 5 büyüme öngörüyor. Demek ki Dünya’nın  ve Çin-Hindistan hariç gelişen ülke ortalamasının üzerinde bir büyüme bekleniyor. Kolay olur mu bilinmez.

Her ne kadar umut verici gözükse de, bu hızın yetmeyeceği ortada. Ancak Türkiye büyüme rekoru da kırsa, 2023 yılında G20’de 16. lıktan yukarı çıkmasına matematiksel olarak imkan gözükmüyor. Dolayısıyla hükümet bu gerçeğin ışığında “sakin ve sağlam gidelim” demiş olabilir. Kişi başında düşen gelir ise 2017’ye kadar 10.000 Doların altında öngörülmüş. Mantıklı.

ENFLASYON

Enflasyon beklentileri ise eskisine göre daha gerçekçi. Yine % 5 hedefi var ama söz konusu hedefin 2018 yılında tutturulması hedeflenmiş. Bu yıl enflasyonun % 7.5 olması bekleniyor. Bu da 2016’nın ikinci çeyreğinde göreve başlayacak olan yeni TCMB yönetimini rahatlatacak bir hedef.

İHRACAT İTHALAT TATSIZ

İhracatta ve ithalatta moral vermeyen bir beklenti göze çarpıyor. Bu yıl 155.5 Milyar Dolar ihracat bekleniyor ve bu rakam 2014 seviyesinin altında. OVP’ye göre 2018 yılında 200 Milyar Dolar’ın azıcık üzerinde ihracat öngörüldüğü için, 2023 yılında 500 Milyar Dolar ihracat yapamayacağımız kesinleşti. Bundan sonra pazar payını yükseltmek için çalışacağız.

İthalat ise daha dramatik bir halde. 2014’teki 242 Milyar Dolarlık hacim ancak 2017’de yakalanacakmış gibi öngörülmüş. Zaten büyüme hızının mütevazı tutulması da bu beklentilerle paralel durumda. İthalatın % 85’inden fazlası ham madde-ara malı-yatırım malı olunca, bu seyir aynı zamanda yavaş büyüme anlamına geliyor.

İŞSİZLİK DE İYİ GİTMİYOR

İşsizlik için fazla bir olumlu beklenti yok. İşsizlik platosunun % 9.5’ten aşağıya düşemeyeceği kesinleşmiş durumda. Durum, Ankara tarafından da benimsenmiş gibi. En azından 2018’e kadar. Aslına bakılırsa OVP’de “25 Öncelikli Dönüşüm Programı” kapsamında öngörülenler yerine getirilirse yukarıda bahsettiğimiz parametrelerin hepsinde radikal olumlu düzelmeler görülebilir. Demek ki, OVP sadece hedefleri değil “olması arzu edilenleri” de içeriyor. Yani “bunlar olursa iyi olur ama biz yine de temkinli konuşalım” denmiş gibi.

VERGİ CANAVARI

Bir önceki OVP’deki çelişki burada da mevcut: Bir yandan büyüme % 5’in üzerine çıkamayacak ama kamu harcamaları büyüme hedefinin üzerinde artacak. Vergi gelirleri de büyüme hızının iki katından daha hızlı bir şekilde büyüyecek. Yani, üç yılda büyüme hızı mutedil seyrederken vatandaşlardan her yıl büyüme hızının iki katı üzerinde daha fazla vergi toplanacak. Şimdi çelişkinin en büyüğüne geldik: Tüm bunlar olup biterken de tasarruflar 2.8 puan artarak % 17.8’e yükselecek.

TASARRUF HAYALİ

OVP sunumunda tasarruf oranının % 13’lerden bir anda 2015 yılında % 15’in üzerine çıktığına dair bir saptama var. Bu saptamayı gerçekçi bulmuyoruz. Dolayısıyla OVP’de yeni hesaplama metodlarıyla bazı parametreleri “daha kabul edilir kılma” çabası var diyebiliriz.

KUR İDDİASI

Tasarruf oranlarından sonraki ikinci ciddi iddia da Dolar/TL kuru üzerine: OVP’de 2016’da ortalama kur 2.99, 2017’de 3.13 ve 2018’de de 3.24 olacağı düşünülmüş. Demek ki, yıl içinde dolar kurunun geri çekileceği ve en fazla 3.05-3.06’ya çıkabileceği düşünülüyor. İmkansız değil ama iddialı. Bekleyip göreceğiz.

Sonuç olarak, elde bir OVP olması iyi. Bu seferki daha mantıklı gibi gözükse de içinde öngörülerden çok temenniler mevcut. Bu temennilere katılmakla birlikte, kamu gelir ve giderlerinin diğer hedeflere göre daha çok ciddiye alındığı uyarısında bulunmak zorundayız. Herkes hesabını buna göre yapmalı.

Sonuç olarak bu yıl, dünya için 5 önemli maddeyi de belirtmek de fayda var;

  1. FED’in faizleri ne kadar artıracağı ve ne hızla artıracağı
  2. Çin’deki yavaşlama ve açıkladığı rakamlara güvenilmemesi
  3. Petrol fiİyatlarının düşüşüyle beraber tetiklenen sorunlar. Olası artış sürprizleri.
  4. Küresel büyüme ile ilgili olumsuz beklentiler
  5. Sıcak Savaşlar.

Türkiye’de ise şu 8 maddeye dikkat;

  1. Gıda fiyatlarındaki sinsi artış
  2. Enerji bağımlılığı
  3. Üretimde verimsizlik
  4. Teknoloji üretmede yetersizlik
  5. Tasarruf yetersizliği
  6. Başkanlık sistemi merkezli tartışmalar. Erken seçim veya baskın seçim
  7. Bölgede Sıcak Savaş. Rusya ve komşular kaynaklı iç dengeleri bozacak şok gelişmeler.
  8. Suriyeli mültecilerin masrafları ile terörün ekonomi üzerindeki artan olumsuz yansımaları.

Resim böyle. İnşallah herşey hepimizin hayrına olur.

Görüşmek üzere….

1